11 Ekim 2011 Salı

Kitapzen.com'da Ve Steve Jobs Apple'ı Yarattı Kitabı Bugüne Özel Sınırlı Sayıda % 40 İndirimli!

Kitapzen.com'da Maximum ve World Card'a 12 Taksit Fırsatı!

Ve Steve Jobs Apple'ı Yarattı Kitabı Bugüne Özel Sınırlı Sayıda % 40 İndirimli!


Ve Steve Jobs Apple'ı Yarattı

 Ve Steve Jobs Apple'ı Yarattı Michael Moritzen  

Yayınevi : Türkiye İş Bankası Yayınları
Yazar : Michael Moritzen
Kategori : Ekonomi-İşletme
Piyasa Fiyatı : 22,00 - TL
İndirimli fiyat : 13,20 - TL
Avantajınız : % 40
ISBN No : 9786053603849
Sayfa Sayısı : 408
Temin Süresi : Gün
Boyutları : 14 x 20 cm
Kapak Cinsi : Karton Kapak
Basım Tarihi : 01/09/2011
Çevirmen : Ümit Şensoy
Stok Adedi : 50




Kitap açıklaması
Masalların "Gökten düşmüş üç elma.."sı gibi insanoğlunun kaderini etkilemiş "üç elma" nedir diye sorulsa, herhalde Âdem ile Havva'nın "yasak meyva"sından ve Sir Isaac Newton'ın başına düşen elmanın ardından, Steve Jobs'un yarattığı Apple'ı saymak gerekir.

Geçtiğimiz günlerde sağlık sorunları nedeniyle Apple'ın CEO'luğundan ayrıldığını ilan edince şirketin hisse senetlerinde yaşanan ani değer kaybı, Jobs'un özelde Apple, genelde de bilişim teknolojisi sektöründe kurucu bir figür olarak ne kadar özel bir yer işgal ettiğini gösteriyor.

Michael Moritz'in uzun bir hazırlık sonunda kaleme aldığı bu kitap, bugün dünyanın en sıra dışı ve en büyük teknoloji firmalarından olan Apple Computer'ın Steve Jobs'un baba evinin garajında başlayan, olağanüstü aktörler ve çalkantılarla dolu öyküsünü anlatıyor. Kurucu Steve Jobs'un Apple'dan ayrılıp NeXT'i kurması, sonra 1986 yılında Pixar'ı satın alması ve nihayet 1990'ların sonunda yuvaya geri dönüşü...

Dünyanın en güçlü, en sıra dışı işadamları arasında gösterilen
Steve Jobs'un ve tabii ki Apple Computer'ın öyküsünü anlatan bu kitapta bir şirket tarihinden çok daha fazlasını bulacaksınız.
Yaratıcılık, deha, cüret ve bitmeyen bir gayret...

iPod'da müzik dinlemiş, iPhone kullanmış, iPad'de kitap okumaya başlamış, Macintosh'a elini değdirmiş herkes bu mucizevi tarihi merak ve coşkuyla okuyacak.

"Büyüleyici bir öykü..."
-The New York Times-

"Kılı kırk yararak kaleme alınmış bir öykü...
Okurken, merak ve büyülenme hissi hiç bitmiyor."
-The Washington Post-

"Apple hakkında yazılmış en iyi kitaplardan biri."
-Andy Hertzfeld-, Revolution in the Valley'in yazarı ve Mac'in yaratıcılarından biri.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Sokak Fotoğrafçılığı

Sokaklara bakmalı, sokaklara 

kitapzen.com'dan Satıl Al!

07/10/2011

Clive Scott'un bu naif çalışması sokak fotoğrafçısı olmak isteyenlere önemli ipuçları veriyor. Kitap, kentin fotoğrafçılığın bu türüne katkıda bulunabilmesi için önemli bilgiler de veriyor

Sokaklara bakmalı, sokaklara
Fotoğraf: Renee Jacques
Sokak fotoğrafçılığı, dünyada ve ülkemizde Cartier-Bresson, Brassai, Doisneau gibi isimlerle herkese tanıdık olan, fotoğrafik türler arasında en yaygın olan ve belki de en çok sevileni. Bununla birlikte sokak fotoğrafçılığı tam olarak nedir? Konularını hangi bakış açısıyla ortaya koyar ve bu bakış açısı belgesel fotoğrafçılıktan nasıl farklılık gösterir? Atget, Kertesz, Bovis, Rene-Jacques, Brassai, Doisneau, Cartier-Bresson ve daha birçoğuna baktığımızda zarif bir şekilde yazılmış olan ‘Sokak Fotoğrafçılığı’ adlı kitapta iyi bilinen ve çokça kullanılan ilüstrasyon ve bağlantılı çalışmalarla bu alan hakkında tüm ayrıntıları öğrenmek mümkün. Sokak fotoğrafçılığının kökenlerinin izini süren Clive Scott, fotoğrafçı stüdyoyu terk ettiğinde, sokak fotoğrafçısının türün sevilen -satıcılar, aşıklar, girişimciler- konularını yakalarken ve kadrajlarken ona nelerin vesile olduğu sorularını gündeme getiriyor. Bunu yaparken de şiirsel olsa bile türü değil bireyi, sokağın ’gerçekliğini’ değil ‘romantizmi’ni keşfederek sokak fotoğrafçılığını açığa çıkarmaya çalışıyor.
Ülkemizde de bu türün en çok bilinen ve sevilen fotoğrafçılarının başında Cartier-Bresson gelir. Ancak buna karşın Türkiye’de fotoğrafla ilgili külliyatın son derece az olması fotoğrafın bu türü ve kökenleri hakkındaki bilgimizi de sınırlıyor. Son yıllarda ülkemizde fotoğrafın hem bir sanat dalı olarak, hem profesyonel düzeyde hem de amatör düzeyde büyük bir ivme kazanması üniversitelerde hızla yeni fotoğraf bölümlerinin açılması, fotoğraf galerilerin çoğalması, müzelerin fotoğraf bölümlerine yer vermesi gibi birçok nedenden dolayı fotoğrafın gündelik hayatımızda giderek daha fazla yer alacağının işaretleri olarak görmek mümkün. Bu anlamda elimizdeki bu çeviri ülkemizde sokak fotoğrafçılığının nasıl ele alınması gerektiği ya da bir sokak fotoğrafçılığı tarihi ya da geleneğimiz olup olmadığı, artık nüfusumuzun ağırlıklı kesiminin kentlerde yaşadığı düşünüldüğünde sokak fotoğrafçısının kentle ilişkisini nasıl kuracağı sorularını da sorduruyor.
“Fotoğraf tarihimize baktığımızda, panayırları, lunaparkları, kentlerin ruhunu yansıtan, edebiyata, resime göndermeler yapan fotoğraflar bulmak pek olanaklı değil. Bunun yanında üretilmiş ama açığa çıkamamış birikimler hakkında da fazla bir bilgiye sahip değiliz. Örneğin Orhan Veli’nin ‘İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı’sını ya da sevgililerini anlattığı ‘Tak takıştır/ Sür sürüştür/ İnadına gel/ Piyasa vakti/ Söz olurmuş/ Olsun; /Dostum değil misin?’ dizelerini, Ahmet Muhip Dıranas’ın ‘Fahriye Abla’sını, Vedat Türkali’nin İstanbul şiirindeki ‘Ve bir kuruşa Yenihayat satan/ Tophanenin karanlık sokaklarında/ Koyun koyuna yatan/ Kirli çocuklarınla bekle bizi’ dizelerini, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’indeki kentlerin ruhunda eski ve yeninin çatışmasını, matine arasında elinde Çamlıca gazozuyla muziplik yapmaya hazırlanan afacanı, kırda gizlice piknik yapan genç sevgilileri de bulmak zor.”
Bu noktada Clive Scott’un bu naif çalışması sokak fotoğrafçısı olma çabası içinde olanlara kentle alışverişi içinde ve kentin fotoğrafçılığın bu türüne katkıda bulunabilmesi için önemli ipuçları, izlekler sunma, kentin tarihsel ve sosyo-kültürel süreçlerini ve kentin yaşantısındaki psiko-dinamik algıyı nasıl ele alması gerektiğini,bunu yaparken kenti biçimlendiren mimari süreçleri,katmanlaşma
ları, yeni ve farklı yaşam biçimlerini algılama konusunda önemli ipuçları veriyor
Sürekli bir ‘geçiş’ ve ‘kaos’ yaşayan kentlerimizin sokak fotoğrafçıları için bir görsel cennet olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Ancak “cenneti” görselleştirirken Kyle Cassidy’nin sokak fotoğrafçısı Richard Bram’a ”egzotik sokaklarda gezmek seni sokak fotoğrafçısı yapmaz, o seni turist yapar” sözünü de unutmamak gerekiyor. O zaman sokaklara yeniden bakmayı deneyerek, kentin içine karışmak, karşılaşmaların, romantizmin, şansın peşinden koşmayı ve beklenmeyeni aramak düşüyor sokak fotoğrafçısına..

SOKAK FOTOĞRAFÇILIĞI
Atget’ten Cartier Bresson’a
Clive Scott
Çeviren: Hüseyin Yılmaz
Espas Sanat Kuram Yayınları
2011, 230 sayfa, 35 TL.


Radikal Kitap - Cihan Erken

kitapzen.com'dan Satıl Al!

 

Jose Saramago'dan Yeni Kitap: Kabil

kitapzen.com'dan Satıl Al!

Negatif metafizik

07/10/2011

Tanrı bir okur derecesine indirgenemeyeceğine göre, teorik olarak, Saramago'nun asıl derdinin Tanrı değil insan olduğu açıktır. Kaldı ki, anlatım ve yazım biçimi bakımından etkileyici ve özgün bir eserdir 'Kabil'

Yazar din adamı değildir. Daha doğrusu yazarın asıl niteliği din adamlığı değil yazarlık olmalıdır. Yoksa geçmişte din adamlığı ve yazarlık vasfına birlikte sahip insanlar görülmüştür. Sanırım, yazarla din adamı arasındaki temel ayrım muhayyilede devreye girer. Din adamı bilgiden hareket eder. İlme yaslanır. Yazar ise bilgiyi kullanır ama asıl sözünü hayal ederek söyler. Bir romancı ise söz konusu olan yazar kişi hayal daha bir öne çıkar elbette. Kurmaca, dinsel metni yeniden üretir. Yorumlar. Oysa din adamı yorumda bulunsa bile yine bilgiye bağlı olmak durumundadır. Bir felsefeci gibi soru sorabilir ancak bir şair gibi duyup bir romancı gibi hayal edemez. Zaten tartışmalar da tam buradan çıkar. İlim adamları, dindarlar, metni gerçeğin yerine koyma hatasına düşerler çokça. Kendileri öyle algılamasalar bile kitlenin böyle anlamasından endişe duyarlar. Romancılar onların geçemeyeceği sınır geçerler, soramayacakları soruları basit birer cümle gibi soruverirler.

Saramago’nun yorumu
Negatif metafizik denilebilir mi yazarın yaptığına. Kutsal metinlerde karşılaştığı hikâye ve konuları kendi çağının içinden yeniden yazmak ve yazarken de bir din adamı şuuruyla değil de bir yazar tecessüsü ile hareket etmek? Evet, José Saramago’nun ‘Kabil’i tam da böyle bir roman. Negatif metafizik. Dinin, kutsal kitapların söylem dokusundan uzakta bir tür şeytan avukatlığı. José Saramago bu kitabı neden yazdığına ilişkin bir açıklamada bulundu mu bilmiyorum. Kaldı ki açıklama yapsa bile metin ayrıdır açıklama ayrıdır. Açıklamanın mantığı başkasının sorusu üzerinden yürür çoğunlukla. Yazmanın mantığı ise yaratıcılığın kıvılcımından ateş alır. Kabil, nasıl Saramago’nun yorumu ise Kabil de sonsuzca yorumlanacaktır okur tarafından. Metafiziğin, ilahiyatın, dinin doğasında saklı duran ve hayatla sürekli yeşeren olgusal zenginlik dün olduğu gibi bugün de sanatı beslemeyi sürdürüyor. En sonda söylenilecek olanı hemen başta söylemek gerekirse, ‘Kabil’ bir tür yeni ‘Tanrı öldü’ çığlığıdır. O kadar sert ve gerçekçidir. 13 bölümlük romanın son ve 13. bölümü Nuh tufanında, Nuh’un gemisinin insansız kalarak karaya, dağın başına oturması ve içinde Kabil’den başka insanın kalmamasını anlatır. Her şey, Kabil’in (yazgılı kötünün) mahareti ile gelişmiş, diğer canlı türleri üreme imkanını korudukları halde, insanoğlu Habil’in katil kardeşi Kabil olarak tek kalmıştır. Dişisiz kalmıştır. Ve kimdir bu Kabil.

Bütün insanlığı öldürmek
Maide Suresi 27-32 ayetleri Muhammed Esed çevirisi ile okunduğunda, Saramago’nun anlattığı hikayeye burada da şeklen rastlanmaktadır. Şeklen dedim çünkü, 27, 28, 29, 30 ve 31. ayetler sanki 32. ayette verilmek istenen ana mesajın hazırlayıcısı gibi de okunabilirler. Çünkü 32. ayette; ‘…eğer bir kimse bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayat kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur.’ İfadesiyle taçlanmaktadır ayetlerin akışı. Adem’in iki oğlunun kıssasının bu kadar kısa geçilip sonrasında bir insanı öldürmekle bütün insanlığı öldürmek, bir insanı kurtarmakla bütün insanlığı kurtarmak meselesi söylediğim sonsuz okuma ve yorumlamaya bambaşka kapı açacak niteliktedir. İşin asıl yorumunu din adamları yapacaktır ancak, ‘ihtiras’ bağlamının dışında, insanlığın tarihini kötü ve kötülüğün ekseninden okumak da yadırganacak bir durum olmasa gerektir romancı açısından.

Bugüne göndermeler
Tanrı bir okur derecesine indirgenemeyeceğine göre, teorik olarak, Saramago’nun asıl derdinin Tanrı değil, insan olduğu açıktır. Kaldı ki, anlatım ve yazım biçimi bakımından etkileyici ve özgün bir eserdir ‘Kabil’. Harf kullanımındaki imlasıyla da ayrıca dikkat çekicidir. Yazıyı, önceden denenmemiş, kutsal metinlerin sözsel atmosferine çekmeye, onları andırmaya çalışan bir havası vardır ayrıca. İnsanın yaratılışı, Adem ile Havva, İlk Günah, Cennetten Kovulma, Habil ile Kabil’in Kavgası, Haz. Nuh, Haz Eyyup, Hz. Lut, Hz. İbrahim ve onların hayat hikâyelerini oluşturan kavramsal katmanlar, bir kez daha, tarihsel tecrübenin paralelinde yazılmaktadır. Eski Ahit ve İncil şüphesiz yazarın ana kaynağıdır ancak alttan alta bütün göndermeler bugüne çıkar. Varsa bir hesap ve varsa söylenecek bir söz ve varsa duyacak bir kulak ve varsa bu sözün işleyeceği bir kalp o buradadır. Gelecek, evet gelecek, sanki ‘gelecek’ için yazmış gibidir Saramago ‘Kabil’i. Çünkü Kabil, ‘bir ahtapotun dokunaçlarının esiriymiş gibi, efendi’ye karşı öfkesiyle uğraşmaktadır, ve şu anki kurbanları, geçmişteki Habil gibi, tanrıyı öldürme yönündeki yeni teşebbüslerinden başka bir şey değildir.’ Bu ‘kil yoğurucusu’, bu ‘bir eşeğin çene kemiğiyle kardeşini öldüren’, bu ‘göründüğünden fazlasını kafasında taşıyan’, bu ‘geleceğin içindeki’… Kabil.

KABİL
José Saramago
Çeviren: Işık Ergüden
Kırmızı Kedi Yayınevi
2011, 152 sayfa, 13.5 TL. 


Radikal Kitap - Ömer Erdem

kitapzen.com'dan Satıl Al!

Tanrı, geminin suya inmesine tanıklık etmedi. Gezegenin hidrolik sistemini gözden geçirmekle meşguldü, vanaların durumunu kontrol ediyor, gereksiz yere damlatan iyi sıkılmamış bir somunu sıkıyor, çeşitli yerel dağıtım kanallarını gözlüyor, manometrelerde basınca bakıyordu; büyük küçük, başka bir yığın sayısız işten söz bile etmiyoruz, bunların her biri bir öncekinden daha önemliydi ve yalnızca tanrı, evrensel mekanizmaların bu fikir babası, mühendisi ve idarecisi olarak bu işleri yapabilir ve kendi kutsal okey’ini vererek onaylayabilirdi. Şenlik başkalarına, iş ona düşüyordu. Böyle zamanlarda kendini bir tanrı’dan çok işçi meleklerin ustabaşı gibi hissediyordu; onlar da, tam o anda, yüz ellisi geminin sancak tarafında, yüz ellisi iskele tarafında, göz kamaştırıcı beyazlıktaki iş tulumları içinde, devasa gemiyi çekme emrini bekliyorlardı; tek bir sesle demeyeceğiz, çünkü hiçbir ses işitilmeyecekti, çünkü bütün bu operasyon tinin eseridir; sanki tek bir adam tarafından, yalnızca onun beyni ve iradesi tarafından düşünülmüş gibidir. Tıpkı ağırlıklarla ve halterlerle yapılan bir jimnastik idmanında olduğu gibi, gemi bir anda yeryüzüne iniyor, hemen sonra işçi meleklerin havaya kalkmış kollarının hizasına yükseliyordu. Coşku içindeki nuh ve ailesi, gösterinin tadını iyice çıkarmak için pencereden eğildiler, biri yuvarlanabilir diye düşündü kabil. Bir gayretle, gemi havanın yüksek bir bölgesinde buldu kendini. O sırada nuh bir çığlık attı, Tekboynuz, tekboynuz. Gerçekten de, varlığından birçok kişinin kuşku duyduğu zoolojinin bu eşsiz hayvanı, burgulu boynuzuyla, gemi boyunca dört nala gidiyor, sanki bir melekmiş gibi, baştan ayağa gözkamaştırıcı bir beyazlıkta uçuyordu; nihayet orada olan, neredeyse elle dokunulacak mesafedeki bu masalsı atı gemiye indirmek, kapıyı açıp bir parça şekerle –atgillerin çok beğendiği ve neredeyse yok olan bu şekerlemeyle– cezbetmek sanki yeterli olacaktı. Ama tekboynuz belirdiği gibi aniden yok oldu. Nuh’un, İnin, inin, çığlıkları işe yaramadı. Kitaptan

kitapzen.com'dan Satıl Al!

Hergün Bir Fırsat

Kitapzen.com'da Hergün Çok Satan Bir Kitapta Sınırlı Sayıda (50 adet) % 50'ye Varan İndirim!

Nietzsche Ağladığında ve Barışa Emanet Olun Kitabı Bugüne Özel Sınırlı Sayıda % 40 İndirimli!


Nietzsche Ağladığında


Nietzsche Ağladığında Irvın D. Yalom

Yayınevi : Ayrıntı Yayınları
Yazar : IRVIN D. YALOM
Kategori : Edebiyat-Roman
Piyasa Fiyatı : 24,00 - TL
İndirimli fiyat : 14,40 - TL
Avantajınız : % 40
ISBN No : 975-539-146-0
Sayfa Sayısı : 374
Temin Süresi : 3 Gün
Boyutları : 14 x 20 cm
Kapak Cinsi : Karton Kapak
Basım Tarihi : 2011
Çevirmen : Aysun Babacan
Stok Adedi : 50